8 Mart 2011 Salı

Kıskanmak...


Burada bahsettiğim başkalarını değil, sevdiğinizi kıskanmak. Yani eşinizi veya sevgilinizi kıskanmak...
Peki ama neden?
Aslında nedeni hormonal.
Aşkı cinselliğe indirgemedim hiç bir zaman ancak cinselliğin de ilişkilerin olmazsa olmazı olduğu konusunda sanırım hem fikiriz.
Öyle ya, sevdiğimiz kişiyle paylaşıp başka kimseyle paylaşamadığımız tek şeydir cinsellik.
Peki ya sevdiğiniz bu cinselliği başkasıyla paylaşırsa?
Sanırım bunun için cinayetler işlendiğini hatırlatmama gerek yok. O derece tehlikeli bir haldir bu. Hatta sizin bildiğiniz kuytuların başkalarına açıldığını bilmek sizi hepten deli eder.
Bir başkası sizin sevgilinize dokunamaz, öpemez ve sevişemez. Bunu tartışılabilir bir tarafı yok.
Tabi burada normal insanlardan bahsediyorum, yani sevgilisiyle veya eşiyle grup seks partilerine katılıp bundan zevk alabilen mahlukatlar tamamen konumuz dışında.
Bir erkek olarak şunu söyleyebilirim ki, sahiplenmek ve kıskanmak ilişkinin doğasında vardır ve "biz medeni insanlarız, kıskanmak da neymiş" lafları hep geyik gelir bana.
Eğer medeniyet buysa benim daha çok yolum var hatta yanlış istikamete gidiyorum demektir.
Başka bir erkeğin sevgiliyi süzmesi, gözlerini kilitleyip bakması ve aklında bir yerlerde hayal dünyasına meze yapması gayreti her zaman iki erkekten birinin biraz örselenmesine, eskimesine, yamulmasına hatta ezilmesine yol açar ki bu gayet normaldir bence. Bu arada "sen ne kaba insansın" diye eğer sevgiliniz de size bağırmaya başlarsa bilin ki yanlış kişiyle ilişki yaşıyorsunuz. Tabi bu arada aşırı kıskanç olup sudan sebeplerle kavga çıkarmıyorsanız.
Sonuç; Seven kıskanır, sahiplenir ve paylaşamaz. Hormonlar bunun altında yatan en büyük nedendir. Tıpkı oksitosinin anneliği güçlendirmesi, östrojenin kemik iliğini deprese ederek vücudun spermi yabancı protein olarak görmesinin engellenmesi ve testosteronun hayatın devamı için gerekli olması gibi.
Bu arada, eski sevgili de kıskanılır mı?
Cevap gayet basit...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder