22 Nisan 2011 Cuma

Çok Kişiliklilik...

Multiple Personality Disorder:
Kişiliğin bütünlüğünün, benlik işlevlerinin ve buna bağlı bilişsel, algısal süreçlerin, iki, bazen de daha fazla sayıda farklı, birbirinden bağımsız (ve çoğu kez) alt kişiliklerin ortaya çıkmasıyla sonuçlanan bir bölünmeyle/ parçalanmayla tanımlanan çözülmeli bir rahatsızlık. Popüler medyanın en çok işlediği ama gerçekte psikiyatri literatüründe son derece ender görülen bu rahatsızlığın, özellikle çocuklukta yaşanan ağır, travmatik istismarlar sonucunda ortaya çıktığı düşünülmektedir. Bir yaklaşıma göre bu kişilikler, tıpkı Louis Stevenson'un Dr. Jekyll ve Mr. Hyde tiplemesinde abartılı bir şekilde tanımlandığı gibi, birbirini tamamlayan, bütünleyen kişiliklerdir ve her birisinin farklı bir konuşma, yürüme, giyinme, vb. tarzı vardır. Örneğin birincisi (dışarıdan gözleneni, ağır basanı) sönük, ketum, kendi halinde iken, diğeri dürtüsel, konuşkan, girişken, vb. olabilmektedir (*).


Neden yazıyorum bunları?
Hastalık boyutunda olmamakla birlikte sanırım herkes bir ikinci hatta üçüncü kişiliği bünyesinde barındırıyor.
Gerçekten, bir bakın kendinize ve son bir ayda kaç farklı kişilik yansıttınız veya sergilediniz düşünün...
Kendi adıma şunları söyleyebilirim ki gündüzleri ve geceleri farklı iki insan olup çıkıyorum.
Bir duygusallıktır çöküyor geceleri ama gündüzleri de bir o kadar mesafeliyim duygusallığa.
Karar alma aşamasında hangi saati seçmek daha doğru olur diye bile düşünmeye başladım.
Yapım gereği mantığıma uymayan şeylerden uzak dururum. Yani sadece duygular eğer mantığım da onay vermezse beni bir yere çekemez. Bu yüzden geceleri karar almamam lazım sanırım ( yada öyle mi?)...
Yani en büyük kararlar kalp ile alınır derler yani büyük ve önemli kararlarımı geceleri duygusal iken mi almalıyım?
Hmm, bilemedim şimdi...
Olayına göre değişir diyelim.
Bakın, iki dakikada kendimle önce tartışıp sonra bir anlaşmaya vardım bile. Acaba biraz daha zorlasam batak için 4.yü çıkartabilir miyim:)
E, siz de durumlar nasıl, yani siz kaç kişisiniz?

3 yorum:

  1. hayatın bana öğrettiği her yenilikle bir kişilik daha ediniyorum galiba... herkezde öyle yoksa tutunamaz mı acaba sırf kendi olsa hayatta?

    YanıtlaSil
  2. Ben de kendime baktığım zaman yıllar içinde evrim geçirmişim gibi hissediyorum.
    Belki de her yaşadığımızla ve deneyim ettiğimiz ile bir sonraki yaşayacağımıza hazırlıyor hayat bizleri.
    Yani 20'ler yaşanmadan 30'lara hazır olamıyorsun:)
    Ne güzel değil mi?

    YanıtlaSil
  3. Bloğunuzda ki makalelerin takipçisi olduk, değerli yorumlarınızı bizimle paylaşmanızdan ötürü teşekkürlerimizi sunuyoruz.

    Başarılarınızın devamını dileriz. tül perde olarak paylaşımlarınızın devamını dileriz.

    YanıtlaSil