23 Temmuz 2013 Salı

Farklılıklarımız ve Biz...

Halbuki etrafımızda aynı olan ne az şey var. Onlar dışında herşey farklı birbirinden. Yüzlerimiz, düşüncelerimiz, karakterlerimiz, doğamız ve ruhlarımız. Ne güzel bir zenginlik oysa. Bilim insanları, müzisyenler, sanatçılar, sporcular, savaşçılar ve diğerleri hep yaradılıştan ayrı olmanın sonuçları değil mi? Vicdansızların yaptıklarına karşı duran vicdanlılar. Kötülerin karşısına dikilen iyiler. Bizi mutsuz edenlerin ardından gelenler.
Peki o zaman bize benzemeyene duyduğumuz bu kin niye? Niye bizim gibi düşünmeyenleri hep suçluyoruz? Hatta ortadan kaldırmak bile istiyoruz sanki.
İlişkilerde, iş yerinde, toplumsal olarak verdiğimiz tepkilerde; ya bizdensin ya da........
Çok katıyız. Durup düşünmüyoruz bile. Sevgilimiz bizim gibi düşünmüyorsa, bize benzemiyorsa, farklı fikirleri varsa buyrun kavgaya. İş yerindeki mesai arkadaşlarımız için de geçerli bu. Ama orada kavgadan ziyade laf sokmalar, küçümsemeler ve sanki onun haksız olduğunu ispat etmekten başka işimiz gücümüz yokmuşcasına kıyasıya bir rekabet giriyor devreye.
Vahşeti, kötülüğü, ve suçu seçenleri ayırırsak, geriye kalan herkes orkestrada farklı bir enstruman çalmıyor mu? Neden dinlemek ve zevk almak yerine hep orkestra şefliğine soyunuyoruz ki.....